6 Ekim 2016 Perşembe

YOKSA BEN ÇEKİLMEZ MİYİM?

Küçük çocuklarım var diye şikayet mi etmeliyim hep? Herkes bana yardımcı mı olmalı? Eşim, dostum, annem, kardeşim, vs. Eşim bana hep yardımcı olmalı zaten; o ayrı bir konu. Ancak ya diğerleri?
Çevreden destek beklemek konusu bazen tribal enfeksiyonlara yakalanmama neden olabiliyor. Böyle anlarda da çekilmez oluyorum. Öte yandan hem her şeyi hallederim havasında; hem de destek beklentisi içinde olmak beni de çok yıpratıyor. Madem destek istiyorsun; söyle değil mi? Söylemeyeceğim; onlar benim ne halde olduğumu görmüyorlar mı diye sorup duruyorum kendime. Sonra da onlardan yardım gelmediğinde hayal kırıklığına uğruyorum. Bu hayal kırıklığı da ilişkilerimi zedeliyor. Beni en çok üzen de bu beklentilerimin annemle ilişkimizi bozması. Aslında bu süreçte yakınlardan yardım isteme konusunda çekinmemek gerektiğini uzmanlar da tavsiye ediyor. Gerektiğinde yardım istemek; talepkar olmak da insanların çocukluklarından itibaren kazandıkları bir alışkanlık olmalı. Yani yetiştirildikleri kültürle kazanılan bir davranış biçimi. İşte ben bu özelliğimin eksik olduğunu düşünüyorum. Minnet etmeme özelliğinin de çok kötü bir özellik olduğu inancındayım. Böyle bir özelliğe sahip olmak yerine, ihtiyaçlarımı net olarak ortaya koyup, gerektiğinde, yardım isteyebilseydim keşke. Böylece hayal kırıklıkları ile uğraşmak yerine daha faydalı işler yapardım.
Hem yardım istemeyip, hem de karşı taraftan istediğim cevabı alamadığımda kendi kendime kurguladıklarım çok çirkin olabiliyor. Bir de alınganlığım devreye girince kendimden utanır oluyorum. Bir de şöyle bir durum var ki bu özelliklerimi iki çocuklu hayattan sonra keşfediyor olmam. Elbette az dozda da olsa bünyemde mevcut olan bu özellikler çocuklarla beraber aşırı doza ulaşmış durumda. Sorunlar büyüdükçe çekilmezliğim katlanarak artıyor sanırım. Bu sorunla baş edebilmek için öncelikle kendime özel, farklı ilgi alanları oluşturmaya karar verdim. Yani farklı uğraşlar edindim. Eminim bu şekilde ilgim dağılacak, değişik işlerle uğraşmak beni kendime getirecek; en önemlisi kendime güvenim artacak. 
Hayatım merkezinde çocuklarımın olması ne kadar güzelse, farklı işlerle özellikle bana özgü işlerle uğraşmak da bir o kadar güzel. Bir kere uzun zamandır ayrı kaldığın bir heyecanı yakalamak gibi. Tek başına bir yerlere gitmek, yine tek başına çocuklar ve onların alanı ile ilgili konuların dışında bir ortamda bulunmak şu an benim koşullarım içinde inanılmaz güzel bir tatta olabiliyor. Adeta o saatlerin tadı damağımda kalıyor ve bir sonraki seferi iple çeker hale geliyorum. 
O yüzden en iyisi özellikle kendimize yönelip; kendimizi çok iyi tanımalıyız ki rutin hayatımız içinde bize iyi geleni bulalım. Böylece defolu yanlarımızı tamir edebilelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder