9 Ekim 2016 Pazar

BİR MANDALİNA ANISI

Bir pazar akşamı ben salondaki köşemde kağıda dökerken anılarımı, eşim de başındayken bilgisayarın ve çocuklar uyumazken, nedir bu evdeki sessizliğin anlamı diye şaşkın şaşkın birbirimize baktık önce. Sonra ayaklarımızın ucunda, sessizce çocukların odasına yöneldik. Bir ne görelim?
Bizimkiler çıkmışlar yataklarının üstüne, mandalina keyfi yapıyorlar. Bir poşet mandalinayı almışlar önlerine. Büyük olan mandalinayı soyup yemeyi başarmış. Küçük olan da doğruca ağzına götürmüş, soymadan kemiriyor mandalinayı. Haliyle, her yer kabuk; mandalinanın suyu akmış üstlerine başlarına. Ama mis gibi mandalina kokmuşlar. Sonra bizi görünce bir gülüşme, kıkırdaşma tuttu bunları. Doğrusu insan her akşam böyle suç üstü yakalasa diyor çocuklarını, bir gülme krizi tutsa diyor tüm aile bireylerini. Bazen çok öfkelendiğim oluyor çocukların saçıp dökmelerine, bazen de koyveriyorum işte ortalık dağılsın, bozulsun. Koy verdiğim anlarda bir sakinlik çöküyor üstüme, pamuk şekeri kıvamında oluyorum sanırım bu zamanlarda. Sonra toplanıyor nasılsa ortalık, mandalina kokulu bir akşam da kar kalıyor bana. 
Böylece benim de artık tezgahlarda gördüğümde mandalinayı, kocaman bir gülümse yayılacak yüzüme. Mandalinanın çocuklarımla aramda bir anısı oluşunca; düşündüm benim kendi çocukluğumun anısı yok mu diye mandalinayla. Hatırladım ki, mandalina kabuklarından yemek yapardık evcilik oynarken kız kardeşimle. Sonra çocukluğumla mandalinayı yan yana koyunca soba geldi aklıma. Mandalina kabuklarını sobanın üstüne koyduğumuzda yayılan rayiha burnumun ucuna kadar geldi bir anda. 
Ne güzel şey anı biriktirmek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder