Bir cumartesi günü nereye gitsek diye düşünürken birden aklıma Ağva geldi. Kendimi Göksu Nehri'nin kenarında yemyeşil çimlerin üstünde ve ağaçların altında çocuklarla yuvarlanırken ya da bir hamakta sallanırken hayal ettim. Acaba Ağva'ya mı gitsek? Derken kahvaltımızı yapar yapmaz yola koyulduk.
Ağva Şile'den 30 km daha ileride yer alan, yine Karadeniz kıyısında bulunan bir belde. Dolayısıyla Ağva'ya giderken Şile yolunu takip edip, Şile'den sonra 30 km daha gidiyorsunuz. Biz de bu şekilde ilerlerken Teke Köyü'nde yolun ikiye ayrıldığını gördük: Ağva ve Ağva (Sahil yolu) olarak. Ağva yolunu takip etmeye karar verdik. Oldukça virajlı olan bu yol bizi biraz zorladı açıkçası. Özellikle çocuklarla biraz daha zor olabilir. Neyse ki bizim çocuklar uyudu da bir sorun yaşamadık.
Bununla birlikte, zahmetsiz ekmek olmaz misali zahmetin yanında çok da güzelliklere şahit olduk. Yol boyunca yeşilin tonlarıyla içimiz açıldı. Bazen adeta yeşilden bir tünelden geçiyormuş hissine kapıldım. Yeşilin sakinleştiriciliği de ruhumuzu iyi gelmiş olmalı: sanki yeşil bir kaçamak yaşıyorduk.
Ağva'ya vardığımızda masmavi ve tertemiz bir denizle karşılaştık. Sanırım bahar mevsiminin ve havanın rüzgarlı olması da manzaranın bu denli güzel olmasına yardım etti. Sonra kumsalın sakinliğini izleyerek fenere yürüdük. Etrafta bir sürü köpek vardı. Sanki buranın köpekleri bile bir dingin, huzurlu geldi bana.
Ağva'nın deniz ile nehrin birleşme noktası olması onu çekici kılan özelliklerden biri olmalı. Çünkü denizden içerlere doğru bakıldığında nehir ve ona eşlik eden yeşilliğin nereye çıktığını merak ediyor insan. İşte biz de bunu merak ettiğimizden nehir üzerinde yapılan tekne turlarına katılmaya karar verdik.Sazlıklar arasında tekne turu yaparken kendimi çok farklı coğrafyalarda hissettim. Güzel bir deneyimdi. Ayrıca nehrin yeşil rengi de harika.
Yemek için nehir kenarında kurulan işletmeleri tercih etmeye karar verdik. Şengül Çiftliği'ne gittik. Konumu çok güzeldi; burada balık yemek çok keyifli olabilirdi ancak çok kalabalık bir gün geçirmeleri mutfaklarını kitlemiş. Dolayısıyla bir saatten önce yemek servisi yapamayacaklarını söylediler. Başka bir işletme de rezervasyonsuz kabul etmedi. Sanırım haftasonu özellikle bahar ve yaz aylarında nehir kenarındaki işletmelerde yemek yemek çok da keyifli olmayabilir.
Bir ya da iki gün Ağva'da konaklamanın insanı dinlendirebileceğini düşünüyorum. Gerçekten huzurlu bir kaçış noktası olabilir. Sürpriz bir doğum günü hediyesi olarak sunulabilir. Neden olmasın?